kalmak

kalmak
kalmak <-ır>
1. v/i bleiben (z.B. Kind bleiben); übrig bleiben; Angelegenheit, Arbeit liegen bleiben; Auto stecken bleiben; Beziehungen bestehen;
-mekle kalmamak sich nicht darauf beschränken, zu … (… de sondern auch …);
kaldı ki dazu kommt noch, dass …; außerdem;
az kaldı, az kalsın fast, beinahe;
kalır yeri yok unterschiedslos
2. (-de) bei jemandem wohnen (vorübergehend); im Hotel wohnen; irgendwo bleiben, fam stecken; in einem Land leben;
(sınıfta) kalmak Schüler sitzen bleiben;
… içinde kalmak gehüllt sein (in D, z.B. Rauch);
nerede kaldınız? wo haben Sie gesteckt?
3. (-e) jemandem zufallen, bei jemandem liegen; Abfahrt, Besuch usw verschoben werden (auf A); Zeit, Stunden verbleiben (bis A); auskommen müssen mit; fertig werden (mit D), meistern (können) A;
(gece yatısına) kalmak über Nacht bleiben;
yemeğe kalmak zum Essen bleiben;
bir saate kalmadan in weniger als einer Stunde;
bana kalırsa (oder kalsa) meines Erachtens; wenn es mir möglich wäre, wenn ich könnte
4. (-den) Erbschaft, Haus übergehen (-e auf A); Wind sich legen; Abstand nehmen (von D); ohne … (z.B. Arbeit) sein; seine Stellung verlieren
5. Stützverb sein, z.B. aç kalmak hungrig sein
6. -e- (-a)kalmak zum Ausdruck der Plötzlichkeit, Überraschung, bakakalmak, donakalmak

Türkçe-Almanca sözlük. 2013.

Игры ⚽ Поможем решить контрольную работу

Schlagen Sie auch in anderen Wörterbüchern nach:

  • kalmak — kalmak, bırakmak I, 41, 45, 68, 85, 110, 219, 294, 362, 370, 376, 384, 409, 410; I I, 25, 250; III, 30, 49, 156 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • kalmak — nsz, ır 1) Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. T. Buğra 2) Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. O. C. Kaygılı 3) de Konaklamak, konmak Hemen… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kalmak — çin ve moğul cinsinden bir ulus ismi dir, kalmuk dahi denir …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • payidar kalmak (veya olmak) — kalmak, yok olmamak, yaşamak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Atatürk …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • arkada kalmak — 1) geriden gelmek, geride kalmak 2) değerce ileride olanların arkasında kalmak, ileri gidememek, geride kalmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sipsivri kalmak — herkesin çekilmesiyle yalnız kalmak veya ortada kalmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • baş başa kalmak — (bir kimseyle veya şeyle) biriyle veya bir şeyle yalnız kalmak Odanın kapısını sürmeleyip kitaplarımla baş başa kalmak saatini dört gözle beklerdim. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ortada kalmak — 1) yersiz kalmak, barınacak yer bulamamak 2) güç bir durumda veya iki şey arasında kalmak 3) bir şeyi hiç kimse üzerine almamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yaya kalmak — 1) istediği şeyi yapamaz duruma gelmek Yetişmiş adamları, pek çok paraları olanlar bile bu yolda yaya kalıyorlar. M. Ş. Esendal 2) binecek bir şeyi olmamak 3) yardımcısız kalmak İddiası sosyal adalet ilkesi bazında oldukça yaya kalmıştı. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • arkaya kalmak — geride kalmak, sonraya kalmak, geriden gelmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yüzüne hasret kalmak — (bir şeyin) o şeyden yoksun kalmak, hasret kalmak Burada yağdan yumurtadan geçtik, ekmek yüzüne hasret kaldık. M. Ş. Esendal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”